Önceki dönem milletvekillerinden İbrahim Aydemir, İnsan Hakları Günü vesilesiyle yaptığı değerlendirmede, insanlık tarihinin en kuşatıcı adalet çağrısının Veda Hutbesi olduğuna dikkat çekti. Aydemir, kadim öğretilerin bugün dahi hak, hürriyet ve eşitlik kavramlarına yön veren temel bir hikmet taşıdığını ifade etti.
KADİM ÖĞRETİNİN HAK VE ADALET SESİ
Aydemir, konuşmasının devamında, Veda Hutbesinin on beş asır önce insanlık onurunu merkeze alarak ortaya koyduğu yüksek ölçünün, sonraki yüzyılların tüm hak arayışlarına istikamet verdiğini belirtti. Bununla beraber, Hutbenin yalnızca bir vaaz değil; insanı yaratılıştaki asaletiyle değerlendiren bir adalet beyanı olduğunu da vurguladı.
TARİHÎ METİNLERİN KAYNAĞI OLARAK VEDA HUTBESİ
Aydemir’e göre, tarih boyunca kaydedilen birçok hukuk düzeni ve adalet metni, Veda Hutbesinin taşıdığı evrensel ufku kendi zamanlarının imkânı ölçüsünde yorumlamıştır. Diğer yandan, Magna Carta ya da İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin önemine işaret eden Aydemir, bu metinlerin ortaya çıkışında Veda Hutbesinin derin izinin bulunduğunu değerlendirdi.
İNSANIN ŞEREFİ ÜZERİNE İNŞA EDİLEN ADALET
Aydemir, insanı “yaratılmışların en mükerremi” olarak kabul eden yaklaşımın, hem toplumsal barışın hem de küresel adaletin temel dayanağı olduğunu dile getirdi. Bununla beraber, kul hakkı anlayışının İslam medeniyetinin merkezinde bulunduğunu ve bunun modern hukukta karşılık bulan en insani ilke olduğunu ifade etti.
MEDENİYETİMİZİN ASIRLARA YAYILAN ADALET MİRASİ
Aydemir, kadim medeniyetimizin yüzyıllar boyunca pek çok coğrafyada hakkı ve adaleti koruyan bir duruş sergilediğini hatırlattı. Bunun yanında, bugün dahi dünyanın bazı bölgelerinde süren çatışmalara sessiz kalınmasını üzüntüyle değerlendirdi ve insanlığın adaleti merkeze alan manevi bir yenilenmeye ihtiyaç duyduğunu belirtti.
HAK VE HÜRRİYETLERDE KARDEŞLİK ESASI
Aydemir, açıklamasında siyasal hareketlerin insanı merkeze alan bir yaklaşım benimsemesinin önemine değindi. Bununla beraber, yıllar boyunca kamu politikalarında kardeşlik hukukunu önceleyen uygulamaların toplumun huzuruna katkı sağladığını ifade etti. Aydemir, Yunus’un “Yetmiş iki millete bir göz ile bakmak” ölçüsünü insanlık onurunun en temiz tercümesi olarak niteledi.
GÖNÜLLERİ İHYA EDEN ADALET ANLAYIŞI
Aydemir, açıklamasının son bölümünde Yunus’un sevgi ve merhameti merkeze alan dizelerine atıf yaparak insan hakları bilincinin ancak gönülleri ihya eden bir yaklaşım üzerinden güç kazanabileceğini belirtti. Bununla beraber, insanı Yaradan’ın emaneti olarak gören anlayışın hem bireysel hem de toplumsal huzuru besleyen kalıcı bir adalet düzeni inşa ettiğini değerlendirdi.